Subbuhun Kuddusün Rabbüna Fazileti Sırrı
İslam inancında, bazı dualar ve zikirler özel faziletlerle bilinir. “Subbuhun Kuddusün Rabbüna” ve “Sübhanel Melikil Kuddusi” gibi ifadeler, bu tür faziletli zikirler arasında yer alır. Bu zikirlerin anlamı ve faziletleri, özellikle İslam’ı yeni öğrenenler tarafından merak edilir.
Bu zikirlerin, namazların secdelerinde okunması sünnet olarak kabul edilir. Ancak, cemaatle kılınan namazlarda namazı uzatmamak için tercih edilmemesi önerilir. Teravih namazı esnasında bu duayı okumak ise yaygın bir uygulamadır. Özellikle Vitr namazında “Sübhanel Melikil Kuddusi” tesbihinin üç defa söylenmesi müstehap (yapılması sevap olan, ancak zorunlu olmayan bir ibadet) olarak bilinir. Bu tesbihin üçüncü defasında sesin yükseltilmesi ise yaygın bir uygulamadır.
Hz. Muhammed S.A.V. tarafından Vitr namazı sonrası bu tesbihin okunduğu rivayet edilir. Ayrıca, bu mübarek isimleri zikredenlerin başkalarının kötülüğüne maruz kalmayacağına dair inançlar da bulunmaktadır. Her duanın ve zikrin kendine özgü bir anlamı ve fazileti olduğu İslam inancında vurgulanır ve bu, müminlerin manevi yaşantısında önemli bir yere sahiptir.
Subbuhun Kuddusün Rabbüna Zikrinin Fazileti ve İlgili Kıssa
İslam geleneğinde, “Subbuhun Kuddusün Rabbüna” ve “Rabbül Melaiketi Verruh” zikirlerinin özel bir fazileti ve bu zikirlerle ilgili bir kıssa bulunmaktadır. Bu kıssa, Hz. İbrahim ve Cebrail Aleyhisselam arasında geçen ilahi bir tecrübeyi aktarır.
Rivayet edilen kıssaya göre, Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın büyük bir sürüsü vardı ve bu sürüler, sayıları çok olan muhafız köpekleri tarafından korunuyordu. Köpeklerin, dünyevi zenginliği temsil eden altın tasmaları vardı.
Bir gün Cebrail Aleyhisselam, insan kılığında Hz. İbrahim’in yanına gelir ve sürülerin kime ait olduğunu sorar. Hz. İbrahim, sürülerin kendisine emanet edildiğini ve asıl sahibinin Allah olduğunu belirtir. Cebrail Aleyhisselam, sürüleri satın almak istediğini belirtir, ancak Hz. İbrahim, Cebrail’in Allah’ı zikretmesi halinde sürülerin bir kısmını veya tamamını verebileceğini söyler. Bunun üzerine Cebrail Aleyhisselam “Subbuhun Kuddusun, Rebbul Melaiketihi Ve’r Ruh” diyerek Allah’ı zikreder.
Bu kıssa, Allah’ın zikrinin önemini ve kutsallığını vurgular. “Subbuhun Kuddusün Rabbüna” ve benzeri zikirlerin, İslam inancında sadece Allah’ı yüceltmekle kalmayıp, aynı zamanda manevi fazilet ve bereket getirdiğine inanılır. Bu tür kıssalar, müminlere zikrin gücünü ve Allah’a olan bağlılığın önemini hatırlatır.
Subbuhun Kuddusün Rabbüna Ne Demek
“Subbuhun Kuddusün Rabbüna” ifadesi, Arapça kökenli bir dini zikirdir ve Allah’ı övmek, yüceltmek ve tesbih etmek amacıyla kullanılır. Bu ifade, İslam’da Allah’ın yüce isimlerinden olan “Subbuh” ve “Kuddus” kavramlarını içerir.
- “Subbuh,” Allah’ın noksan sıfatlardan, kusurlardan, eksikliklerden uzak olduğunu ifade eder. Bu kelime, Allah’ın sonsuz kusursuzluğunu ve mükemmel olduğunu vurgular.
- “Kuddus,” Allah’ın mukaddes, temiz ve pak olduğunu belirtir. Allah, her türlü günah, kirlilik, kusur ve ayıptan tamamen uzaktır. O, her bakımdan kutsal ve temizdir.
“Rabbüna” ise Allah’ın bizim Rab olduğunu ifade eder. Yani O, bizim yaratıcımız, koruyucumuz ve sahibimizdir.
Bu zikir, Allah’ı yüceltmek, O’nun kutsallığını ve mükemmelliğini hatırlamak, O’na saygı göstermek ve O’nu tesbih etmek için kullanılır. Bu zikri düzenli olarak yapmak, kişinin manevi bir bağlantı hissetmesine yardımcı ve Allah’ın lütuflarını çekmesine vesile olur. Ayrıca, bu zikrin kişiye huzur ve içsel bir denge sağlayabileceğine inanılır.
İslam dinimizde zikirlerin manevi faydaları ve etkileri vurgulanır, bu nedenle bu tür ifadeler, biz inananlar arasında yaygın olarak paylaşılır.